Bu, orijinali İngilizce olan bir sayfanın çevirisidir.

Okuma Hakkı

2096 yılında Ay Şehrinde yayınlanan Ay Devriminin ataları hakkındaki yazıların derlemesi olan Tycho’ya Giden Yoldan alınmıştır.


Dan Halbert için, Tycho’ya Giden Yol, fakültede Lissa Lenz bilgisayarını ödünç almak istediğinde başladı. Lissa’nın bilgisayarı bozulmuştu ve başka bir bilgisayar ödünç alamazsa, dönem ödevinden kalacaktı. Dan hariç bilgisayarını isteyebileceği biri yoktu.

Bu durum, Dan’ı bir ikileme soktu. Lissa’ya yardım etmesi gerekiyordu, ama ona bilgisayarını verse, Lissa kitaplarını okuyabilirdi. Başka birinin kitaplarını okumasına izin verdiği için yıllarca hapse mahkum olması gerçeğinin yanı sıra, yalnızca bu fikir onu şok etmeye yetti bile. Herkes gibi, ona da ilkokuldan beri kitap paylaşımının kötü bir şey olduğu öğretilmişti, bunu yalnızca korsanlar yapardı.

Ve SPA'nın, Yazılım Koruma Biriminin, onu yakalayamama ihtimali düşüktü. Yazılım sınıfında, Dan, her kitabın Merkezi Lisanslamaya ne zaman ve nerede ve kim tarafından okunduğunu raporlayan bir telif hakkı izleyicisine [:monitor] sahip olduğunu öğrenmişti. (Merkez bu bilgileri okuyucu korsanları yakalamak için kullandığı gibi, ayrıca kişisel ilgi profillerini perakendecilere satmak için de kullanmaktaydı.) Bilgisayarının ağa bir sonraki bağlanışında, Merkezi Lisanslama bu bilgiyi bulacaktı. Bilgisayar sahibi olarak, o, suçu önlemediği için ciddi bir ceza alabilirdi.

Tabi ki, Lissa kitaplarını okuma niyetinde olmayabilirdi. Bilgisayarı yalnızca dönem ödevini yazmak için istemiş olabilirdi. Ancak Dan Lissa’nın orta-sınıf bir aileden geldiğini ve okuma ücretleri hariç okul harcını zar zor ödediğini biliyordu. Kitaplarını okumak, okuldan mezun olmasının tek yolu olabilirdi. Dan bu durumu anladı; kendisi de okuduğu tüm araştırma makalelerinin ücretini ödemek için borç almak zorunda kalmıştı. (bu ücretlerin % 10’u makaleleri yazan araştırmacılara gitmekteydi; Dan akademik kariyer yapmak istediği için, kendi araştırma makalelerine sıklıkla atıf yapılırsa, bunların yeterli ücreti sağlayacağını ummaktaydı.)

Daha sonra, Dan, herhangi bir kimsenin, kütüphaneye gidip ücret ödemeden makale ve hatta kitap okuyabileceğini öğrendi. Hükümetin kütüphane bağışları olmaksızın binlerce sayfa okuyan bağımsız burslu öğrenciler vardı. Ancak 1990’larda, hem ticari hem de kâr amaçlı olmayan yayıncılar, erişim için ücret talep etmeye başladı. 2047 yılı itibariyle, özgür erişim sağlayan kütüphaneler geçmişte kalmıştı.

SPA ve Merkezi Lisanslama'dan kaçmanın elbette yolları vardı. Ancak bunlar yasal değildi. Dan’ın yazılım sınıfında, Frank Martucci adında bir sınıf arkadaşı vardı, Frank, yasa dışı bir hata ayıklama (debugging) aracı temin etti ve bu aracı, kitap okurken, telif hakkı izleme kodunu atlatmak için kullandı. Ancak çok sayıda arkadaşına bu hata ayıklayıcıdan bahsetti ve bu arkadaşlarından biri, bir ödül karşılığında onu şikayet etti (borçta olan öğrenciler ele vermeye yatkındılar). 2047 yılında Frank hapishanedeydi, bunun nedeni yasak okuma yapması değil, hata ayıklayıcıyı bulundurmasıydı.

Dan daha sonra herkesin hata ayıklama araçlarına geçmişte sahip olabildiği bir zaman olduğunu öğrendi. CD üzerinde edinilebilen ya da İnternetten indirilebilen özgür hata ayıklama araçları bile vardı. Ancak sıradan kullanıcılar, bunu, telif hakkı izleyicilerini atlatmak etmek için kullanmaya başladığı için bir hakem, gerçek uygulamada, bunun, hata ayıklayıcıların temel kullanımı haline geldiğine karar verdi. Bu, onların yasa dışı olduğu anlamına gelmekteydi; hata ayıklayıcıların geliştiricileri hapse gönderildi.

Tâbi ki programcılar hâlâ hata ayıklama araçlarına ihtiyaç duymaktaydı ancak 2047’de hata ayıklayıcı satıcıları yalnızca numaralı kopyaları, yalnızca resmi olarak lisanslı ve bağlı programcılara dağıttı. Dan’ın yazılım sınıfında kullandığı hata ayıklayıcı önemli bir güvenlik duvarının [:firewall] arkasında tutulmaktaydı, bu nedenle bu, yalnızca sınıf alıştırmaları için kullanılabilmekteydi.

Değiştirilmiş bir sistem çekirdeği kurularak, telif hakkı izleyicilerinin atlatılması da mümkündü. Dan sonunda, özgür çekirdekleri de, hatta tamamen özgür işletim sistemlerini de öğrendi, bu sistemler yüzyılın sonunda vardı. Ancak bunlar, hata ayıklayıcılar gibi yasa dışıydı, ayrıca bir taneye sahip olsanız bile, bilgisayarınızın kök [:root] şifresini bilmeden bir tane kuramıyordunuz. Ve FBI ya da Microsoft Destek size şifreyi söylemezdi.

Dan sonunda Lissa’ya bilgisayarını veremeyeceğine karar verdi. Ama ona yardım etmek de istiyordu çünkü onu seviyordu. Lissa ile her konuşma fırsatı Dan’ın içini mutlulukla dolduruyordu. Ve yardım istemek için Lissa’nın Dan’ı seçmiş olması da Lissa’nın da Dan’ı sevdiği anlamına gelebilirdi.

Dan, daha da akla gelmeyen bir şey yaparak bu ikilemi çözdü, Lissa’ya bilgisayarı verdi ve ona şifresini söyledi. Bu şekilde, Lissa kitaplarını okursa, Merkezi Lisanslama kitapları Dan’ın okuduğunu düşünecekti. Bu, yine de bir suçtu ama SPA, bu suçu otomatik olarak bulamazdı. Ancak Lissa bildirirse bulabilirlerdi.

Tabi ki, Dan’ın Lissa’ya kendi şifresini vermiş olduğunu okul yönetimi fark ederse, Lissa’nın bunu ne için kullandığına bağlı olmaksızın, ikisinin de okul hayatları sona erecekti. Okulun politikası, bunun bir disiplin suçu olduğu yönündeydi. Zararlı bir şey yapıp yapmamanız önemli değildi, suç, yöneticilerin sizi kontrol etmesini zorlaştırmaktaydı. Okul yönetimi, bunun, yasak bir şey yapmakta olduğunuz anlamına geldiğini varsaymaktaydı ve bu yasak şeyin ne olduğunu bilmeleri gerekmezdi.

Öğrenciler genelde bu nedenle atılmamaktaydı, en azından doğrudan değil. Bunun yerine, öğrencilerin okul bilgisayar sistemlerine girmeleri yasaklanmakta ve bu da kaçınılmaz bir şekilde tüm derslerden kalmalarına neden olmaktaydı.

Daha sonra, Dan, bu üniversite politikasının yalnızca, çok sayıda üniversite öğrencisinin bilgisayar kullanmaya başladığı 1980’lerde başlamış olduğunu öğrendi. Önceden, üniversiteler, öğrenci disiplininde farklı bir yaklaşıma sahipti; üniversiteler, yalnızca şüphe yaratan etkinlikleri değil, zararlı etkinlikleri cezalandırmaktaydı.

Lissa, Dan’ı SPA’ya bildirmedi. Dan’ın Lissa’ya yardım etmesi kararı, sonunda evlenmelerine kadar gitti ve ayrıca çocukken korsanlık hakkında onlara ne öğretildiğini sorgulamalarını sağladı. Çift, Sovyetler Birliği ve kopyalama konusundaki kısıtlamalar hakkında ve hatta orijinal Birleşik Devletler Anayasası hakkında telif hakkının tarihini okumaya başladı. Luna’ya taşındılar ve orada SPA’nın uzun kolundan benzer şekilde kaçan başka insanları tanıdılar. 2062 yılında, Tycho İsyanı başladığında, evrensel okuma hakkı, ana amaçlarından biri haline geldi.

Yazarın Notları

  • Bu hikâye; gelecekte Dan Halbert'in gençliğini, “korsanları” propaganda olarak kullanan haksız güçlerin şekillendirdiği baskıcı bir toplumda tanımlayan, başkaları tarafından yazılacak olan tarihsel bir makale. Bu yüzden o toplumun terminolojisini kullanır. İleriye dönük olarak daha gözle görülür şekilde baskıcı bir şeye yansıtmaya çalıştım. “Korsanlığa” bakınız.

  • Ödünç verme veya kitap okuma konusunda bilgisayar tarafından zorlanan kısıtlamalar, “Dijital Kısıtlamalar Yönetimi” [Digital Restrictions Management] ifadesinin kısaltması olan DRM olarak bilinir. DRM'yi ortadan kaldırmak için Özgür Yazılım Vakfı, Defective by Design kampanyasını kurdu. Desteğinizi bekliyoruz.

    Özgür Yazılım Vakfı ile ilgili olmayan ayrı bir organizasyon olan Electronic Frontier Foundation, DRM'ye karşı da kampanya yapıyor.

Aşağıdaki not, hikâyenin ilk yayınından bu yana birkaç kez güncellenmiştir.

  • Okuma hakkı için verilen savaş zaten mücadele ediliyor. Geçmiş özgürlüklerimizin gizliliğe kapılmasının 50 yıl sürmesine rağmen yukarıda açıklanan spesifik baskıcı kanun ve uygulamaların çoğu zaten önerilmiş; bazıları ABD'de ve başka yerlerde kanuna girmiştir. ABD'de 1998 Dijital Binyıl Telif Hakkı Yasası (DMCA [1998 Digital Millennium Copyright Act]), DRM'yi suç işleyebilecek programların dağıtımını yaparak DRM olarak bilinen bilgisayar tarafından uygulanan kısıtlamalara destek verdiğini açıkça belirtti. Avrupa Birliği, 2001 yılı itibariyle bir telif hakkı yönergesinde çok güçlü olmayan bir biçimde benzer kısıtlamalar getirmiştir.

    ABD, bu tür kuralları dünyanın geri kalanına “serbest ticaret” anlaşmaları yoluyla dayatma kampanyası yapıyor. İş üstünlüğü anlaşmaları onlar için daha uygun bir terimdir çünkü nominal olarak demokratik devletlere iş egemenliği vermek için tasarlanmıştır. DMCA'nın DRM'yi kıran programları kriminalleştirme politikası, bu anlaşmaların geniş bir alanda uyguladığı haksız politikalardan biridir.

    ABD; ikili anlaşmalar yoluyla Avustralya'ya, Panama'ya, Kolombiya'ya ve Güney Kore'ye ve başka bir anlaşma ile CAFTA'dan Kosta Rika gibi ülkelere DMCA gereklilikleri getirmiştir. Obama; kampanyayı iki yeni önerilen anlaşma ile, TPP ve TTIP ile, artırdı. TPP; DMCA'yı ve diğer birçok yanlışlıkla birlikte Pasifik Okyanusu'ndaki 12 ülkeye dayatacaktır. TTIP, Avrupa'da da benzer kısıtlamalar uygular. Bütün bu anlaşmalar yenilmeli veya kaldırılmalıdır.

    World Wide Web Consortium bile telif hakkı sektörünün gölgesinde kalmıştır; DRM sistemini web spesifikasyonlarının resmî bir parçası olarak onaylamanın eşiğinde.

  • Özgür olmayan yazılım birçok türde kötü eğilimli özelliğe sahip olma eğilimindedir; bu, özgür olmayan bir programa asla güvenemeyeceğiniz sonucunu doğurur. Yalnızca özgür (free [libre]) yazılımlarda ısrar etmeli ve özgür olmayan programları reddetmeliyiz.

    Windows Vista ile Microsoft, arka kapı yerleştirdiğini itiraf etti: Microsoft, kullanıcılar kendilerini düşürmeyi düşünüyor olsa bile yazılım “yükseltmelerini” zorla kurmak için kullanabilir. Ayrıca Vista çalıştıran tüm makinelerin belirli bir aygıt sürücüsünü çalıştırmayı reddetmelerini de sağlayabilir. Vista'nın kullanıcılar üzerindeki kısıtlamasının asıl amacı, kullanıcıların üstesinden gelemeyecekleri DRM'yi uygulamaktı. Tabii ki Windows 10 daha iyi değil.

  • Hikayedeki fikirlerden biri 2002 yılına kadar önerilmemişti. Bu fikir FBI’ın ve Microsoft’un kişisel bilgisayarlar için kök şifreleri tutması ve onlara sahip olmanıza izin vermemesi fikridir.

    Bu şemanın savunucuları “güvenilir bilişim” ve “Palladium” gibi eski sürüm isimlerini verdi ancak sonuçta kullanılmaya başlandığı gibi “güvenli önyükleme” olarak adlandırıldı.

    Microsoft'un sakladığı şey geleneksel anlamda tam olarak bir şifre değil; kimse terminalde yazmaz. Aksine bilgisayarınızda depolanan ikinci bir anahtara karşılık gelen bir imza ve şifreleme anahtarıdır. Bu; Microsoft'un ve potansiyel olarak Microsoft ile iş birliği yapan tüm web sitelerinin, kullanıcının kendi bilgisayarında yapabilecekleri üzerinde en üst düzeyde denetim sağlamasına olanak tanır. Microsoft, istendiğinde bu kontrolü FBI adına kullanması muhtemeldir: Windows’tan yararlanacak NSA güvenlik hatalarını zaten göstermektedir.

    Güvenli önyükleme, kullanıcının imza anahtarını belirtmesine ve hangi yazılımı imzalayacağına karar vermesine izin verecek şekilde uygulanabilir. Uygulamada Windows 10 için tasarlanan PC'ler yalnızca Microsoft'un anahtarını taşır ve makine sahibinin başka herhangi bir sistemi (GNU/Linux gibi) kurup kuramayacağı Microsoft'un kontrolündedir. Buna kısıtlı önyükleme diyoruz.

  • 1997'de bu hikâye ilk yayınlandığı zaman SPA, SPA'nın tüm kullanıcıları izlemesine izin vermelerini talep ederek küçük internet servis sağlayıcılarını tehdit ediyordu. Çoğu ISS tehdit edildiğinde teslim oldu çünkü mahkemeye geri dönmeyi göze alamazlardı. Bir ISP, California, Oakland'daki Community ConneXion; talebi reddetti ve gerçekten dava edildi. SPA daha sonra davayı düşürdü ancak DMCA aradığı gücü verdi.

    Software Publishers Association'un temelini oluşturan SPA, Bussiness Software Alliance tarafından polis rolündeki yerini aldı. BSA, bugün resmî bir polis kuvveti değildir; gayriresmî olarak böyle davranır. Bir zamanlardaki Sovyetler Birliği'ni andıran yöntemleri kullanarak insanları iş arkadaşları ve arkadaşları hakkında bilgilendirmeye davet ediyor. Arjantin'deki 2001'deki bir BSA terör kampanyası, yazılımı paylaşan kişilerin cezaevinde tecavüze uğraması yönündeki hafif örtülü tehditlere neden oldu.

  • Yukarıda açıklanan üniversite güvenlik politikaları gerçektir. Örneğin, giriş yaptığınızda, Chicago-bölgesi üniversitelerinden birindeki bir bilgisayarda aşağıdaki mesajı görürsünüz:

    Bu sistem yalnızca yetkili kullanıcıların kullanımı içindir. Yetkisiz olarak ya da yetkilerinin dışında bu bilgisayar sistemini kullanan bireylerin, tüm işlemleri, sistem personeli tarafından izlenecek ve kaydedilecektir. Bu sistem kullanılarak bireylerin düzgün olmayan bir şekilde izlenmesi ve sistemin bakımda olması durumunda, yetkili kullanıcıların işlemleri de izlenebilir. Bu sistemi kullanan kişi, bu gibi bir izlemenin olduğunu açık ve net bir şekilde kabul etmektedir ve bu izlemenin sonucunda, yasal olmayan bir işlem ya da Üniversite kurallarının çiğnenmesi gibi bir duruma rastlanırsa, sistem personeli bu izleme sonucunu Üniversite yetkililerine ve/veya kanun yürütme birimlerine bildirir.

    Bu, Dördüncü Değişikliğe ilişkin ilginç bir yaklaşımdır: herkese ikna olması için baskı uygulayın, böylece haklarından vazgeçsinler.

Kötü Haber

Okuma hakkı için verilen savaş bize karşı çıkıyor. Düşman örgütlendi ve biz değiliz.

Bugünün ticari e-kitapları okuyucuların geleneksel özgürlüklerini ortadan kaldırır. Amazon'un “Amazon Swindle” adını verdiğim e-kitap okuyucu ürünü, okuyucuları geleneksel kitap okuyucu özgürlüklerinden çıkarmak için tasarlandığından birkaç kanıtlanmış Orwellian işlevselliğine sahip yazılım tarafından çalıştırılıyor. Bunlardan herhangi biri ürünü tamamen reddetmeye çağırıyor:

  • Kullanıcının yaptığı her şeye casusluk yapar: Kullanıcının hangi kitabı okuduğunu ve hangi sayfayı okuduğunu ve kullanıcının metni vurguladığını ve kullanıcının girdiği tüm notları raporlar.

  • Kullanıcıların kopya paylaşmasını engelleme amaçlı DRM'si vardır.

  • Amazon'un herhangi bir kitabı uzaktan silebileceği bir arka kapısı vardır. 2009'da George Orwell tarafından 1984'ün binlerce kopyasını sildi.

  • Bütün bunların yeterince Orwellian olmaması durumunda Amazon'un yazılımı uzaktan değiştirebildiği ve herhangi bir başka uygunsuzluk sunabileceği evrensel bir arka kapı vardır.

Amazon'un e-kitap dağıtımı da baskıcı. Kullanıcıyı tanımlar ve kullanıcının aldığı kitapları kaydeder. Ayrıca kullanıcıların kopyalarını başkalarıyla paylaşmayacakları antisosyal bir sözleşmeyi kabul etmelerini gerektirir. Vicdanım, böyle bir sözleşmeyi kabul etmem hâlinde daha az kötülüğün buna karşı çıkıp kopyalarını paylaşacağını; ancak tamamen iyi olmak için ilk başta buna katılmamamı söyler. Bu nedenle yazılım, e-kitap, müzik veya başka bir şey için bu tür sözleşmeleri kabul etmeyi reddediyorum.

Kötü haberi durdurmak ve iyi haberler oluşturmak istiyorsak örgütlenip savaşmamız gerekir. Yardım için FSF'nin Defective by Design kampanyasına abone olun. Çalışmamızı daha genel olarak desteklemek için FSF'ye katılabilirsiniz. Çalışmamıza katılmanın yollarının bir listesi de var.

Kaynakça